"Palahniuk, Gösteri Toplumu’nun en veciz yazarlarından biridir. Çarpıcı, gerçekdışı, tutarsız ve anlamsız.” Kitabın arka kapağındaki yazının bu kısmıyla başlamanın en iyisi olduğuna karar verdim. Tıkanma’nın çılgın kalemi C. Palahniuk, kesinlikle çarpıcı, gerçekdışı, tutarsız ve fazlasıyla anlamsız!
Eğer insanların aç oldukları gücü onlara iyice ballandırarak sunarsanız insanlar takdim ettiğiniz bu güce akın edeceklerdir. Bir de işin içine karamsarlık, farklılık, biraz mizah, tatlı küfürler, tükenmek bilmeyen aşağılamalar ve acı kattınız mı okuyucu kendini sekse aç bir hayvan gibi değil de özel bir dünyaya ait biri gibi, ne bileyim bir lağıma düşmüş entellektüel, sıradışı bir okuyucu sanar, öyle hisseder. Siz de çıkan her yeni basımla beraber paranızı alırsınız. Evet, başta bu kadar acımasızdım.
Ve şimdi şüphe duymadan söylüyorum; Tıkanma, sayfalarının sona ermesiyle varılan hiçliği ve başlanılan noktayı kaybetmeyi, bilmenin değil yalnızca olmanın; var olmanın, birşey yapmanın dahi sadece herhangi bir şey olduğunu tattırıyor.
Bazı kitaplar vardır. Dilimize başka dillerden çevrilmiştir. Batıya aittir (Bu bir ayrımcılık değildir. Kökenden bahsediyorum). Çeviri, batının sokaklarına, en ücra dehlizlerine dahi sinen, oraya has birikimin, kültürün kokusunu bir şişeye doldurup burada şişenin ağzını açmışsınız gibi buram buram batı kokar. Farklıdır. Bazısı vardır ki içindeki cümleler size yakındır. Kelimeler tanıdık ve kolay sindirilebilirdir. Aslına bakarsanız bu da apayrı bir tartışma konusu olabilir. Çeviri, yabancı kültürden kopyalayıp dilimizdeki kelimelere mi yapıştırmalıdır hikayeyi? Yoksa benliğimizin gelenek tuğlalarıyla örülmüş duvarlarından geçebilecek kadar bize yakın hale mi getirilmelidir? İşin püf noktası ortasını bulmak da olabilir...
Tıkanma’nın, anlaşılır çevirisiyle sizi yormayacağını düşünüyorum. Batı kokusunu çoğu zaman rahatça alsam da bu bana pek sıkıntı vermedi. Bir batı romanı okuduğumun farkındaydım elbette... Ben yine de dürüst olayım; konuşma veya hitaplar beni ara sıra itmişti. Fakat yeraltının o çekici kokusu bu batı kokusunu bastırmış olabilir :p
Yazardan gönderilen yegâne mesajlardan birini daha kaçırmadığınızdan emin olmak için kimi paraglafları dönüp tekrar okuyun. Orada bir şeylerin olduğunu hissedeceksiniz. Unutmadan, bu yeraltı edebiyatı eseri çok defa alıntı yapabileceğiniz koca bir güce sahip. Sayfaların içindeki birçok sürpriz bilinçli okuyucusunu bekliyor olacaktır.
“Cahillik bir zamanlar sonsuz mutluluktu.”
“Cazibeli” doğru tanımlama değil. Ama ilk akla geleni.
“Eğer büyük bir otelin lobisindeyseniz ve Mavi Tuna Valsi’ni çalmaya başlarlarsa, hemen kendinizi dışarı atın. Hiç düşünmeyin. Kaçın. [...] Büyük otellerde o valsin çalınması binanın boşaltılması gerektiğini bildirir.”
“Gereksiz” doğru kelime değil. Ama ilk akla geleni.
“‘Havva bizi bu pisliğin içine nasıl attıysa, ben de aynı şekilde çıkabilirim,’ dedi Annecik. ‘Tanrı gerçekten becerikli bir insan görmek istiyor.’”
“İhtişam” doğru kelime değil. Şüphesiz ilk akla geleni. Yanılmadığımı göreceksiniz.
Palahniuk, insanların kutsal inançlarını eline alıp onu vıcık vıcık edene kadar sıkıyor, karakterlerini eski bir kilisede çırılçıplak bırakıyor ve sizi alıp hiçliğe getiriyor.
Yeraltına batıyor, aşağı tırmanıyorsunuz.
“‘Mesela şu dağ,’ dedi. Aptal oğlanın çenesini başparmağıyla işaretparmağının arasına sıkıştırıp kendisiyle birlikte o yöne bakmasını sağladı. ‘Şu yüce dağ. Çok kısa bir süre için onu gerçekten gördüm.’
[...] Annecik ağaç kıyımı, kayak merkezleri, çığlar, doğal yaşam, tektonik jeolojik tabaka, mikro iklimlendirme, yağmurun uğramadığı bölgeler veya yin-yang noktalarını aklına getirmeksizin, birden bire dağı olduğu gibi görmüştü. Dağı, dilin sınırlarına hapsolmadan algılamıştı. Çağrışım tuzağına düşmeden. Dağlarla ilgili doğru bildiği herşeyi bir kenara bırakıp öyle bakmıştı.
Kafasında çakan o görüntü aslında dağ bile değildi. Doğal kaynaklardan biri değildi. Adı yoktu.
‘En büyük amaç bu,’ dedi. ‘Bilgiyi tedavi etmek.’
Eğitimi. Kafalarımızın içinde yaşıyor oluşumuzu.”
“Mükemmel” gerçekten yanlış kelime olabilir. Fakat aklıma ilk geleni.