29.3.09

Kraliyet Burada, Saray Nerede?

Birkaç ay önce sıkça tıkladığım bir web sitesinde yayınlanan haberlerden birine yapılan bir yorum beni allak bullak etmişti. İstanbul’da bir tiyatro oyunu sahneleniyor, bir bölümünde de iki kadın karakteri öpüşüyordu.
Yorum şöyleydi, “Sanat adı altında böyle iğrenç şeyler yapmaları hiç hoş değil…” Devamını hatırlamıyorum. Sanıyorum ki bu yeter de artar zaten.
Peki, her kimse soruyorum kendisine, sanat ne demektir? Sanat adı nedir? Sanat adının altı nasıl bir yer ki iki kadının öpüşmesini barındıramıyor? Siyaset denilen değişmez isimler lordunun, ülkemizde her alana yayıldığı, ayrımlara neden olduğu gözlerden kaçmaz bir gerçektir. Sanırım o yorumu yapan kişi de kendini bir siyasi ayrıma sokmuş olmalı ki o sahneyi sanata sığdıramıyor. Bravo.
Sabit görüşlü insanların yozlaştırdığı sanatı canlandırmalıyız. Bu konuda yaşıtım gençlerin büyük kısmına güvenemesem de belirli bir kısmı var ki adeta birer farklılık hazinesi gibiler! Durmaksızın okuyorlar, kendi sanatlarını diğerlerini aldırmaksızın ortaya koyuyorlar ve sonuç tek kelimeyle muhteşem oluyor! Bu ne kadar güzel olsa da aslında ortada ciddi bir problem var. Gençler, sanatlarını dışa vurmak isterlerken aileler manevi ve maddi yönlerden isteneni veremeyebiliyor. Devlet susuyor. Aile, ya, “Bunlarla uğraşma, ileride para kazanamazsın,” diyor ya da gereken maddi destek sağlanamıyor ve sanatçı genç kısıtlanıyor. Elindeki tek tük malzemeyle ortaya farklılığından bir parça koymak isteyen biz gençlere sihirli bir değneğin değmesi mi bekleniyor? “Gelecek, gençlerin elindedir.” Bu söze bakarsak bayanlar baylar, biz gençlerin en azından bir kısmı ya büyücü ya da açıklanmamış korkunç sırlara sahip.
Yarışmalar, festivaller düzenleniyor. Bir afiş asıyorlar ve “İşte sınırı koyduk. Haydi, yap,” diyorlar. İyi de siz, ucuna cazip geleceğini düşündüğünüz belirli miktarda para ödülü koyduğunuz yarışmanızda, gencin istediğini yapmasına izin vermezseniz, henüz yeni yeşeren gence bir sınır getirirseniz onu nasıl farklılığa, sanata yöneltmiş olursunuz? Etrafta reklam amacı güden onlarca örnek var. Piyasadaki tüm etkinlikler için demiyorum, ama çoğunun böyle olduğu açık.
Neden okullar açılmıyor? Gençler için yazarlık okulları, oyunculuk, fotoğrafçılık, şairlik okulları veya kampları kurulmuyor. Daha doğrusu neden bu kadar azlar? Okuma platformları, farklılık sarayları neden kurulmuyor? Para ile kapısından girilebilen kurslar veya sanat atölyeleri yok değil. Neden devlet elini bu konu için tüm ülkeye uzatamıyor?
Farklılığını ortaya koymak isteyen sanatçı genç, neden göz ardı ediliyor?

2 yorum:

  1. Farklılığını ortaya koymak isteyen her zaman sadece göz ardı edilmekle kalmıyor, çok daha acımasız örnekler de var hem tarihte hem günümüzde, hatta edebiyatta. Jerzy Kosinski'nin "Boyalı Kuş" buna harika bir örnek.

    YanıtlaSil
  2. J. Kosinski'yi bilmiyorum maalesef. Özellikle ülkemizde görülen bu durum çok canımı sıkıyor. Belirli dönemlerde dünyanın birçok yerinde karşılaşabileceğimiz bu zalimliğin 2010'lu yıllara yaklaştığımız bugünlerde ülkemizde hala görülüyor olması oldukça büyük bir sorun. Umuyorum ki çıkılamaz bir yere girilmesinden evvel gençler sahneye çıkacaktır...

    YanıtlaSil